Seçimlere Felsefi Bakış

Milletvekili seçimine dört gün kaldı. Dört gün sonra seçilenler ile seçilemeyenler arasında zıt duygular oluşacak: Sevinenler ve sevinemeyenler! Ama bu bir son değil başka bir gelişimin başlangıcıdır. Kısacası, bir çelişki sona erecek, diğeri başlayacak.

Evren de zıtlıklar üzerine kuruludur. Ama zıtlıklar bütünün içindedir. Bütünün içinde egemen olan zıt güç, öz ve biçimi belirler. Bu egemenlik mutlak olmaz; zaman gelir zayıf olan taraf da egemen olabilir. Zayıf olanın egemen olmasıyla nitelik değişimi gerçekleşir. Bu sonsuza kadar devam edecek bir süreçtir.

Bugün yaşadığımız, seçilmek isteyenler ve seçenler arasındaki ilişki soyut bir ilişkidir. Düşünce ön planda olup madde ikinci plana atılmıştır. Buna felsefe dilinde ”İDEALİZM” derler. Yaşamda karşılığı olmayan, hakikati göstermeyen bu ilişkinin sonucunda, bütün içindeki egemen tarafın başatlığı devam edeceğinden, zayıf olan tarafın ezilme süreci de devamlılığını koruyacaktır.

* * *

Seçime katılan partilerden birini neden destekleriz? Buna belli cevaplarımız vardır. Bilgi birikimimiz (bilincimiz) bize yön verir, yaşamı bilmemizi sağlar. Ancak bilgilerimizin doğru ve yanlışlığını nasıl anlayacağız? Tabiî ki pratikte (somutta, gerçek yaşamda).

Bir şeyi bilebilmek, anlayabilmek için bir yöntem (metod) kullandığımızın farkında bile olmayız bazen.

Kimimiz bütün içindeki parçaları ayırır (soyutlar), onları tek tek, birbirinden bağımsız olarak inceler, orada bırakır. Yani tekrar bütüne dönüp yaşamla bağlantısını kurmaz. Soyutta edinilen bireysel, birbirinden kopuk bilgilerin arasındaki ilişkiyi ( karşılıklı etkileşimi, süreci, mekânı, hareketi) görmezden gelerek, yani düz (hareketsiz) mantık kullanarak karara varır. Bu yöntemin adına “METAFİZİK” diyoruz.

Sürekli hareket ve değişim halinde olan evren ve insan hakkında durağan (hareketsiz) bir mantıkla edinilen bilgi doğru olabilir mi? Mantığınızın da sürekli hareketli ve değişim halinde olması gerekmez mi?

Bu yüzden bazılarımız ise yine bütünün içindeki parçaları ayırır, tek tek inceler, bu parçalar arasındaki ilişkileri araştırır, süreç içerisinde hareketlerini ve değişimlerini de göz önüne alarak tekrar bütüne döner. Vardığı sonucun yaşamla uyumluluğunu inceler. Yaşamda yeri varsa hakikate giden doğru bilgiye ulaştığını anlar. Zor bir yöntemdir ama doğru bilgiye ulaşmak için doğru olan bir yöntemdir. Buna da “DİYALEKTİK – EYTİŞİM” diyoruz.

* * *

Seçimlere kaç partinin, kaç bağımsız adayın katıldığını bilmiyorum. Ancak partilerin verdikleri mesajlara bakarak, parti yapılarını, verilen mesajların - vaatlerin olabilirliğini incelediğimde hakikate uygun bir doğru göremiyorum. Yapıları farklı, söylemleri farklı!

Ezdirmeyeceğiz diyorlar ama ezenler ve temsilcileri aday olmuşlar. Yoksuldan yanayız diyorlar ama yoksul halkın sırtından yapılan bütün kamu kuruluşlarını özelleştireceklerini (sermaye kuruluşlarına satacaklarını) söylüyorlar. İhracatta şampiyonuz diyorlar ama ihracat yapan firmalarda çalışanların açlıktan kırılma şampiyonluğunu göz ardı ediyorlar.
Sonuçların nedenleri vardır. Nedensellik ve Zorunluluk!


Sigara insanı öldürür. Sigara neden, ölüm sonuçtur. Nedeni bilen insan sonucu değiştirmeye muktedirdir. Nedeni doğru anlamayan, doğru bilgiye ulaşamayan, değiştirme gücünü kullanamayan insan sonuçları bir kader, yazgı olarak görür.

Yarına güveni olmayan, çevresiyle sürekli rekabet halinde olan, bireysel çıkarlarını ön planda tutan, gerçeklerden uzaklaşmış insanların oluşturduğu bir toplumun nasıl olacağını bilmek bir bilinmeyen değildir. Toplumun yapısını bildikten sonra seçimlerden çıkacak sonuçların da buna uygun olacağını önceden kestirmek bir kehanet olmaz.

* * *

Seçimlerden sonra her şeyin düzeleceğini, insanların mutlu olacağını; yarına olan güvensizliklerinin sona ereceğini ümit etmek güzel ama doğru ve bilimsel değil.

Bilimsel doğruya, bilimsel düşünme tarzı ve yöntemiyle ulaşılır. Buna “Diyalektik Materyalizm” denir. Dış dünyadan edindiğimiz bilgilerin beynimizde oluşturduğu nesnenin imgesini (kopyasını) doğru algılayıp imgelem yetimizi kullanarak ürettiğimiz düşünceler yaşama denk düşüyorsa, gerçeğe giden doğru yoldayız demektir.

Doru yolda olmak hakikati görebilmektir. İnsanın değiştirme gücünü kullanabilmesi için gerekli şartların oluşması demektir. Nicelik birikimin tamamlanıp sıçramayla nitelik değişimin olması demektir.

Bugün, nicelik birikimi devam etmekte olup niteliksel değişimin olması daha çok uzaklarda gözükmektedir. Nicelik birikimi uzun sürse de, bugün bütünün (toplumun) içinde zayıf olan kesimin (ezilen kesimin) bir gün egemen olacağı ve niteliksel değişimi gerçekleştireceği ümidini canlı tutmalıyız.

Doğanay Saygılı

Hiç yorum yok: