Osmanlı'nın son dönemlerinde kapitülasyonlarla başlayan ekonomideki sömürgeleştirme süreci günümüzde tüm hızıyla yaşanmaktadır. Diğer alanlarda olduğu gibi ekonomi alanında da bağımsızlık tamamen yitirilme noktasına gelmiştir. Ekonomi IMF, Dünya Bankası gibi uluslararası sermayenin ve tekellerin denetimindeki kuruluşlara peşkeş çekilmiş, egemenlik ise AB ve ABD'ye teslim edilmiştir. Dışa bağımlı, tarımı, hayvancılığı, sanayisi çökme noktasına getirilmiş bu ekonomik sistem içerisinde dış ve iç borçlar katlanarak artmaktadır. Tüketime dayalı, üretmeyen ekonomik yapı; yabancıların egemenliğindeki borsa, faiz, döviz kısır döngüsüne tutsak kılınmıştır. Bununla beraber işsizlik ve yoksulluk dayanılmaz boyutlara ulaşırken, ranta dayalı yağma ekonomisinin uygulamaları yolsuzlukları da artırmıştır.
OYAK BANKASI satışı ile ilk on büyük banka içinde yabancı sermaye olmayan tek banka iş bankası kaldı. Avrupa ülkelerinde yabancı sermaye ortaklı banka oranı %10, Bizde ise %90 dır. Yabancı sermayeden stopaj alınmazken milli sermayeden %15 stopaj alınmaktadır. Tıpkı Osmanlı zamanındaki gibi kapitülasyonlar tam gaz devam etmekte, ekonomimizde tamamen dışa bağımlı hale getirilmektedir.
Son 4 yılda 15 yeni yeşil sermaye milyarderleri yaratılırken sayısız insan kredi kartları borçları yüzünden intihar etmek zorunda bırakılmış. Sayısız insan ekonomik nedenlerle gasp uyuşturucu ve hırsızlık batağına sürüklenmiştir.
Neymiş efendim kişi başına düşen gelir 4 kat arttı..? soruyorum son 4 yılda aldıgı ücret 4 katına çıkan işçi, emekçi, köylü yada çiftçi var mıdır acaba? Bırakın 4 kat artmasını aldığı ücrete zam alabiliyor mu işçi, emekçi. Yetiştirdiği mahsulünü maliyet fiyatına satabiliyor mu çiftçi. Sanırım 15 yeni yeşil sermaye milyarderlerinin paralarını da bizim kafa sayımıza paylaştırarak buluyorlar kişi başına düşen geliri. AKP iktidarının 4.5 yıllık döneminde ekonomi daha da bozulmuş, İthalat ve cari açık cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırmış, iç borç katlanarak artmış ve büyümeye rağmen işsizlik azalmamıştır. AKP sürekli dolaylı vergileri arttırarak gelir dağılımının daha da bozulmasına neden olmuştur. Hükümet Ekonomi politikalarında olduğu gibi, Dış Politika,Tarım, Eğitim, Sağlık ve Enerji gibi alanlarda da başarısız olmuş ülkenin sorunlarını derinleştirmiştir. İthalata dayalı olarak büyüyen ülkemiz, artan cari açığı, iç ve dış borcu ve bir türlü gerilemeyen işsizlik oranı ile halen kriz eşiğinde bir ekonomi görüntüsü vermektedir. Memurun, işçinin, köylünün reel gelirleri ve alım gücünde artma olmadığı gibi esnaf ağır bir ekonomik kriz içersine girmiştir.
Kapitülasyon: Özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nda yabancılara verilen ekonomik, adli, idari vb. hak ve ayrıcalıklara denir. Kapitülasyon kelimesi Latince caput'tan (baş) gelir ve baş eğmek, teslim anlaşması yapmak anlamlarını taşır.
4 Yılda GSMH'daki Artış 1.2 Kat Olurken, Cari Açıktaki Artış 20 Kat olmuştur. Türkiye'de 2003 yılında 58.3 milyar dolarlık milli gelir artışına karşılık 8 milyar dolarlık cari işlemler açığı, 2004 yılında 60.2 milyar dolarlık milli gelir artışına karşılık 15.6 milyar dolar cari açık, 2005 yılında 61.4 milyar dolarlık milli gelir artışına karşılık 22.7 milyar dolar cari açık verilmiştir. Son dört yılda Milli Gelir yüzde 121 büyürken, cari açık yüzde 1964 artmıştır.
2006 yılındaki % 6'lık sözde büyümeye karşın, çiftçinin, işçinin, sanayicinin, emeklinin ve dar gelirlinin cebine yansıyan her hangi bir durum söz konusu değildir. Üstelik gelir dağılımındaki adaletsizlik daha da artmıştır. Düşük reel kura bağlı ithalat patlamasının sonucu olan rekor cari işlemler açığı karşılığında elde edilen yüksek büyüme, işsizlik ve dış açıklar başta olmak üzere ekonomideki yapısal sorunları çözememiştir.
Milli gelirdeki artışa rağmen işsizlik daha da artmıştır. Umudunu yitirerek iş aramaktan vazgeçenler ve eksik ishtihdamdaki gizli işsizlerde eklendiğinde işsiz sayısı son dört yılda 642 bin kişi artarak 5.4 milyona, işsizlik oranı ise % 20.2'ler seviyesine ulaşmıştır. Sonuç olarak hiçbir şey gösterilmeye çalışıldığı gibi pembe bir tablodan ibaret değildir. Umutsuz genç yığınlar üretime katılmalıdır. Durum gerçekten çok ciddidir. Bu ülkenin ana sorunu işsizlik ve istihdamdır. Bu sorun acilen çözülmek zorundadır.
Gürbüz Selçuk
www.olayyerihaber.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder