23 Temmuz sonrası…Yüksel Akkaya

Herkesin gözünü diktiği 22 Temmuz’dan daha da önemi olanı 23 Temmuz ve sonrası…

22 Temmuz nihayetinde bir “bahsin” sonuçlarının tescil edildiği gün olacak. Emekçiler açısından bakıldığında değişen tek şey ise yeni yıkım yasalarının hızla Meclis’ten geçirilerek sefalete bir adım daha yaklaştırılmaları olacak.

Dünya Bankası yayınladığı raporlarda yeni seçimden galip çıkarak hükümet kuranlara şunu önermektedir: Halk seçim “zaferi” nedeniyle ilk altı ayda yapılanlara büyük bir direniş göstermez, bu nedenle en radikal yasalar ilk altı aya içinde çıkarılmalıdır. Demek ki, “seçim toto” bittikten sonra Tüsiap-c’nin (Türkiye Sanayici İş Adamları Partisi-Cephesi) yeni hükümetinin yapacağı ilk iş sosyal güvenlikte emekçiler, kır ve kent yoksulları aleyhine düzenlemeler yapmak, kamu emekçilerinin çalışma koşullarını yeniden düzenleyerek esnek bir çalışma yaşamı oluşturmak, seçim baskısı nedeniyle yapılamayan özelleştirmeleri hızla yapmak… Sonuç, yeni bir yıkım hamlesi karşısında daha da yoksullaşmak, sefaletle biraz daha yakıcı bir şekilde karşılaşmak.

Her yeni milletvekilinin bir eski dönemin milletvekilini aratması kuralı bu seçimde de değişmeyecek gibi. Eskiden hiç değilse Konfederasyon başkanları ile bazı “büyük” sendikaların başkanlarına vekillik teklif edilirdi. Bu seçimlerde bunun da yaşanmamış olması sendikalar o kadar etkisiz hale gelmiş olduğunu göstermektedir. Muhtemelen Türkiye tarihinin en halktan kopuk, en emekçi düşmanı Meclisi seçilmiş olacak.

Tüsiap-c’nin çok memnun kalacağı bu Meclisi seçme sürecinde emekçilere düşen çok şey bulunmaktadır. Birincisi, bu seçim oyununun neden hep sermaye lehine işlediğini anlamak ve anlatmak; ikincisi seçim sonrasında yaşanacakları dünün deneyimleri üzerinden açıkça sergilemek bu seçim sürecinin en temel faaliyetleri olmak zorundadır. Bu iki temel politika üzerinden emekçileri, kır ve kent yoksullarını daha aktif politik özneler haline getirmek, uzun soluklu mücadelenin direngen militanlarına dönüştürmek daha kolay olacaktır.

22 Temmuz sürecini böyle değerlendirmek devrimci ve sosyalistler için kapitalizme, emperyalizme karşı verilecek mücadelede değerlendirilmiş bir araçtan başka bir anlam taşımayacaktır. Bu nedenle seçimi Tüsiap-c’nin hangi partisinin kazanacağını tartışmaktan çok, Tüsiap-c karşısında emekçilerin ne yapması gerektiğini tartışmak gerekmektedir.

Hiç yorum yok: