Viktor Jara

Victor Jara (1938 - 1973)

Köylü bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi. Babası bir çiftlikde çobandı. Babasının okuma yazması yoktu ama annesinin okuma yazması vardı. Victor jara Şili'de üniversite de okumayı başaran nadir köylü çocuklarından bir tanesiydi. Önce tiyatro ile başlayan sanatcı üretkenliğini, şarkı ile sürdürdü. Şili halk müziğini çağdaş normlarla, yorumlayarak "Yeni şarkı" hareketinin öncülerinden oldu. Her ülkede olduğu gibi toplumlar, Şili halkı açlık ve yoksulluk içerinde kıvranıyordu. Emperyalist oyunlar ve egemenlik savaşımından, Şili kıvranıyordu. Jara müzikle küçük yaşlarda tanıştı. Annesi gitar çalıyor önemli günlerde şarkı söylüyordu. Annesi beraberinde Jara'yı da götürüyordu. Jara o günler için "Annem çalarken o tahta kutudan çıkan ezgiler içime işlerdi. Anımsıyorum, o çalarken olduğum yerde taş kesilir, kendimden geçerdim. Sonra, en küçük zevkimden biride gitara dokunmak, yavaş yavaş okşamaktı. Ne hayaller kurardım o zamanlar... Uçsuz bucaksız bir hayal denizine dalar giderdim..."

... Şarkılarında halkının çektiği acıları, işçi sınıfinın sömürülmüşlüğünü ve mücadelesini, köylülüğün derebeylik koşulları altında ezilmişliğini ve ülkesinin emperyalistlerce nasıl yağmalandığını anlattı. 1970 Yılı seçimlerinde Şili'de sosyalist aday Allende'yi desteklemişti. ABD Emperyalizmi ve güdümüne karşı da bir başarı olarak, seçimleri Allende kazandı. Ancak bu uzun sürmedi ve ABD nin organizasyonunda gerçekleştirilen faşist darbe sonucunda, teslim olmadan, çarpışarak hayatını kaybetti Allende. Şili halkı kapitalizmin çıplak yüzü olan faşizmin, zulüm ve işkencesinde, esaret altına alındı. Yargısız infazlar, işkenceler, zindan ve hücreler... 1973 yılında Şili'de Pinochet önderliğinde gerçekleştirilen faşist darbe sonrası, V. Jara darbe den hemen sonra stadyumlara doldurulup katledilecek insanlara moral veriyordu. Kendisinide öldüreceklerini bildiği halde... Yine böyle bir günde, şarkısına, en küçük zevkinden biri olan gitara dokunmaya ve yavaş yavaş okşamaya başladı. Stadyuma katledilmek için doldurulan insanlar katıldı şarkısına. Faşist iktidar, önce susturmak için Jara'nın ellerini kırdı. Çünkü o eller çalıyordu, çünkü o eller dokunuyordu, çünkü o eller okşuyordu acının direngen yüreğini. Jara susmadı, gitarını çalamıyordu ama şarkısına devam ediyordu. Şarkısını, o söylediğinde direnci okşayan, sıcağıyla saran şarkısını susturmak için kafasını parçalayarak, atan kalbini durdurdular. Ama susturulamayan yüreği, şarkısı "Ölümsüz şarkı" hala Jara'nın ağzında, ezilenlerin ıslığında, tarihin isyanında sürüyor. "Devrimci şarkılarla ticaret yapmıyorum ben. Öyle olsaydı, bügün altımda son model bir arabam, havuzlu bir evim olurdu. Şarkıların devrimcisi olmak, üstü başı yırtık pırtık, bir deri bir kemik gezmek, ahırda yaşamak da değildir. Uyum, prensip sorunudur. İnsan yaşamında idelojik yön çizmedikçe, kendi içinde uyumu bulamaz."

(Victor Jara) jara öldürülmeden önce stadyumda yazip bestelediği ve daha sonra serbest bırakılan bir tutuklu tarafından dışarıya ulaştırılan "son mesaji"nda şöyle diyordu; ŞİLİ STADYUMU (Son Şarkı) Beş bin kişiyiz şehrin bu küçük bölümünde. Beş bin kişiyiz. Ne kadar olacağız bilemem şehirlerde ve bütün ülkede. Yalnız burada on bin el tohum eken ve fabrikaları işleten. İnsanlığın ne kadarı açlıkla, soğukla, korkuyla, acıyla, baskıyla, terör ve delilikle karşı karşıya. Yittiler aramızdan altısı uzaydaki yıldızlarca. Biri öldü, ikincisine vurdular vurdular inanmazdım asla bir insana böyle vurulacağına. Diğer dördü sona erdirmek istedi bu dehşeti, biri boşluğa attı kendini, diğeri vuruyordu başını duvara, ama hepsinin bakışlarında ölümün işareti. Nasıl dehşet saçıyor faşizmin yüzü! Taktıkları yok hiç bir şeyi demir parmaklıklar arasında yürütüyorlar planlarını. Kan madalyadır onlara, katliam kahramanlık gösterisi. İstediğin dünya bu mu tanrım? Bunun için mi harcadın yaratıcılığının ve emeğinin yedi gününü. Tükeniyor ömürler dört duvar arasında, ilerlemeyen bir sayı gibi, yalvararak ölümün bir an önce gelmesi için. Birden sızlıyor vicdanım, görüyorum yürek vuruşlarıyla değil, makinaların temposuyla atan akını ve askerlerin ebelerinin sahte tatlılığıyla dolu yüzlerini. Ya Meksika, ya Küba, ya dünya? Nasıl ağlıyorlar bu alçaklığa! On bin el kadarız artık üretemeyen. Ne kadarız bütün ülkede? Daha kuvvetli vuruyor başkan yoldaşımızın kanı bombalar ve mitralyözlerden. Böyle vuracak bizim yumruğumuz yeniden. Kara bir şarkı oldu dilimden dökülenler yansıtayım dediğimde bu dehşeti! Dehşetti yaşadığım, ölümüm dehşet. Ezgileri oldular bu şarkının şimdi sonsuzluğa karışan sessizlik ve çığlıklarda nice, nice onlar. Hiç görmemiştim bu gördüğümü, hissetmemiştim böylesine yürekten tomurcuğun doğacağı anı... Ölümsüz şarkısını söylüyor Hala, Victor Jara

2 yorum:

Adsız dedi ki...

böyle bir siteyi bizlerle buluşturduğunuz için emegi geçen arkadaşlara teşekürler.

Adsız dedi ki...

victor jara ismini yeni duyuyorum bizimle paylaşan arkadaşa teşekürler bizlere büyük bir örnektir victor jara teşekürler