Bizler Türkiyeliyiz; Türküyle, Kürdüyle, Çerkeziyle, Alevisiyle, Çingenesiyle. Kimimizin dili yüzünden, ırkı yüzünden özgürlüğü kısıtlanıyor. Kimimize ibadet şekli yüzünden Hıristiyan deniliyor. Bizler yıllardır, nesillerdir klasik olan şeyi hiç uygulamadık; bizler kardeşiz. Kardeşlik ne bizim için? Neden bizler bu topraklar için onca feda edilen şehitleri unutup, Türkiye’nin her toprağında yüzü sakallanmamış, daha savaşın ne olduğunu anlamadan yeni doğmuş çocuğunu göremeden şehit düşen canlarımızı unutuyoruz. Bizler halkın omuz omuza savaştığı, kadınların cephane taşıdığı milletin çocuklarıyız. Alevi, Kürt, Çingene omuz omuza savaştı. Bizler nasıl evlatlarız ki bize bir bağı bağışlayan atalarımıza biz bir bağ üzümü çok görüyoruz?
Türkiye toprakları parça parça emperyalist güçlere satılıyor. Türkiye topraklarının bir metrekaresinin bile dış ülkelerden, dış güçlerden birine verilmesi, geleceğin yok edilmesi, genç neslin yok edilmesi demektir.
Türkiye topraklarını satmak, Türkiye’nin borçlarını ödemek bahanesiyle yapılıyor. Bütçe düzeltilecek, borç kapanacak… Ninni dinlemek huzur verir ama huzur için değil ülkeyi, ülke insanını derin bir ölüm uykusuna salmak içindir. Bizler o kadar aciz insanlarla aynı toprağı paylaşıyoruz ki Türkiye’ye sahip çıkmak bahanesiyle demokrasi, aydınlık yanlısı gazetecileri, aydınları kalleşçe arkasından bir iki kurşunla öldüren insanlarla yaşıyoruz. Onlar Türkiye’nin okullarında yetişiyor. Türkiye’nin onurundan yararlanıyor. Eğer bizler Türkiye’de demokrasi için mücadele eden insanların katledilmesine, kurşuna dizilmesine sessiz kalırsak yarın dış kuvvetler kafamıza vurup ekmeğimizi ağzımızdan alırlar. Dolduruşa gelmeyelim. Tarihler boyunca ezenler, zulüm edenler hep vardı ama biz de varız. Artık o televizyon denen ninni makinesinin yalanlarından, yanlışlarından yüzümüzü gerçeğe çevirelim. Topraklarımız özelleştirmeleri, bankalarımız satılmaları hak etmedi. Biz bunları hak etmedik. Uğur Mumcu, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Abdi İpekçi, Pir Sultan Abdal, İbrahim Kaypakkaya, Dadaloğlu, Köroğlu, Nesimi Çimen, Hrant Dink ve nice adını sayamadığım insan. Bu insanlar vasıfları ne olursa olsun hepsi Türkiye’nin aydınlık ve bağımsız geleceği için mücadele ettiler. Kimi yandı, kimi asıldı, kimi vuruldu. Eğer bizler bu insanların üstünden atlayıp geçer ve Türkiye’nin yabancı güçlerin hakimiyetine verilmesine göz yumarsak hepimizin şah damarına bir kurşun sıkması gerekir. Çünkü bu insanlar bizler için gittiler ve bizlerde zamane insanına kapılıp nankörlük etmemeliyiz. Güzel ve güneşli günler için değerlerimize sahip çıkmalıyız. Asimle edilmemeli, uyumamalıyız. 20 yaşından bir genç asılırken bile “bağımız bir Türkiye” için slogan atıyorsa biz aynalara bakamamalıyız, kızarmaktan çatlamalıyız. Onlar onuruyla öldürüldüler. Bizler onlar gibi olamayız ama onları unutmak ve izlerini takip etmemek, onlara göz yummak bizi bok böceği gibi küçültür. O bile bir işe yarar aslında. Tam bağımsız, aydın, demokratik bir Türkiye için artık uyanalım ve birlik olalım. Milyonlarca yumruk birleşirse dünya deprem gücüyle sarsılır.
1 yorum:
Evet ceylan analizlerin doğrudur.Bu senin vurgulamış olduğun sorunlar doğrudur.Bu sorunları sosyalizm mücadelesindeki ilericiler,aydınlar ve devrimciler de söylüyor fakat bu sorunlar asgariye indirilmesi gerekirken ki elimizde bu olanaklar varken sorunların büyüdüğünü ve önüne geçemediğimizi görüyorum.Bu saldırılara karşı ezilenleri ezenlere karşı hangi cephede duracağı konusunda örgütlemek oluyor.Buda yine birleşik mücadeleden ibarettir.Yoksa ezilenlerin cephesinden baktığımız zaman ilericiler,aydınlar boş lafazanlık yapmaktan başka bişye yaramıyor görünüyor...YAŞASIN MÜCADELE BİRLİĞİMİZ,YAŞASIN KOMİNİSTLERİN BİRLİĞİ..
NOT;Üstüne alınan alınsın
Yorum Gönder